Reklam

DERSİMİZ EDEBİYAT ÖĞRETMENİMİZ Mİ ?

 

Kapı açılır. Gülen yüzüyle sevecen ,iyi giyimli bir bey,  aşağıdaki dizeleri okuyarak dersliğe girer. Eliyle oturun işareti yapar.
“Kalbinde şu ulvi tahassürün
Minkar-i ateşini duy,daima düşün:
Onlar niçin semada,niçin ben
çukurdayım ?
Gülsün neden cihan bana,ben yalnız
ağlayım ?”
Tanıdınız değil mi? Ta kendisi. Ahmet Ümit Aloğlu..! O şiirsel anlatımıyla Tevfik Fikret'i öğretir, öğretmek ne kelime belletir.
Sayesinde sevdim ,okumayı ,yazmayı ,araştırmayı .
Bal akardı ağzından.
Ne anlatıyorsa onu yaşardınız Aloğlu öğretmenimle. Sadabad’da varır o dönemi yaşarsınız, Karacaoğlan  olursunuz, vurur sazın teline coşarsınız, Makber’i dinlerken gözlerinizden yaşlar dökersiniz..
Aşiyana koşar, T.Fikret’in gözüyle boğazın güzelliklerine bakar;  Şair Nigar için de of çekersiniz.
Ben bir lokomotife benzetirim sevgili öğretmenimi. Edebiyat Dünyası’nda dolaştırmadığı istasyon bırakmadı,  edebiyatla ilgili vermediği akım kalmadı. Bir bakmışsınız Yunus’la Eskişehir’desiniz, Erzurum’lu Emrah’la sohbet ediyorsunuz sanki,  döneminin özelliklerini Nedim’ler, Nef’i’ler,  Namık Kemal’ler anlatır sanırsınız!
Anlattığı şairleri, yazarları dersliğe getirmişcesine  belleğimize kazıyordu adeta!


Bir ders bu denli mi güzel işlenir, sevdirilir !
Yazın dünyasının sevdalısı olduk sayesinde.
Birlikte sunumlar yaptık öğretmenimle. Öğretmen okullarının kuruluş yıldönümlerinde, Atatürk Haftası vb.lerin de  son olarak ta mezuniyet günümüzü birlikte sunduk.
Öğretmenlik sürecimde de modelim oldu. Sunuculuk yaptım, panel ve sempozyumlar yönettim. Şiirler ve düz yazılar yazıyorum.
Öğretmenimden  esinlendiğim gibi, öğretileri doğrultusunda. A.Ümit gibi, O’na yaraşır şekilde.
   Takdir ettiğim yönlerinden en önemlisi; haftada bir kez dersinin bir tanesini kendilerini eleştirmemize ayırmasıydı. Haklı bulduğu eleştirilerimizi düzeltir, katılmadıklarını ise gerekçeleriyle açıklar rahatlatırdı bizleri.
   Belleklerimizde sadece anlatımıyla mı yer etti sanıyorsunuz, hiç te bile! Giyim –kuşam, hoşgörü, güzel konuşma ve zerafet belirgin özellikleriydi. Bu arada belirtmeden geçemiyeceğim. Giyim konusunda yarışırdık sevgili öğretmenimle.  “-Kime diktiriyorsun elbiselerini, nerede alıyorsun bu cici giysileri” tümceleri hala kulağımdadır.
  Yıllar önce sevgili eşini trafik kazasında kaybettiğin de yaşadıklarını hissedebiliyorum. Böylesine bir acı bir daha yaşamayın.
  Ara sıra yazışır ve telefonla da söyleşiriz. Nasıl heyecanlanırım konuşurken,  tüm sevecenliği ve şiirsel anlatımıyla öğrencilik yıllarıma götürür, özenli tümcelelerle yanıtlarım sorularını, okulumuzda hissederim kendimi.
  Toplantılarımızı neden onurlandırmadığını sorduğumda yanıt anlamlıdır.
“-Ben sizleri okuldaki yaşınız ve özellikleriyle anımsamak istiyorum. Ağarmış ve dökülen saçların, fizyonominizdeki değişikliklerin  bende ki büyüyü bozmasından korkuyorum.  İstiyorum ki;  o çocuksu, heyecan dolu, yakışıklı  hallerinizle bende kalın.”
  Etkilenmemek olası mı ?
  Ne diyeyim canım öğretmenim?
  Klasik eserler gibi belleklerde kalın, düşlediğiniz yıllarda sağlıklı yaşayın.
  Özlemle kucaklıyor ve öpüyorum canım öğretmenim.  27/12/2011

Nihat ÜNSAL - ÇANAKKALE

 

Yorumlar  

 
+3 #2 Ahmet Ümit Aloğlu 30-01-2013 23:35
Sevgili Nihat,
Güzel duyguların için teşekkürler.
Bir eksiğin var: Sizinle o canım okulda bulunduğumuz yıllarda, bütün öğretmen arkadaşlarım, bıranşlarında olabildiğince en iyi olmaya çalışırlardı. Ben de onlara uymaya çalışıyordum. Arkadaşlarımın hakkını yemeyelim, kibar, şık, alicenap ve kadirbilir can kardeşlim. Özlemle senin şahsında hepinizin gözlerinizden öperim.
Alıntı
 
 
-1 #1 Cuma Ali Bilik 30-12-2011 12:48
Ümit hocayi kimde benim kadar taniyamaz. O bagirarak ders anlatislari hala kulaklarimda cinlar. Cök ama cpk cayini kahvesini icmistim. Ben dersini bilhassa dilbilgisini ezberlerdim yalis oglum derdi bahse girerdik.Sonundada gider kadtine kakaosunu icerdim. kantini calistiran bir hasan Amca vardi.
Alıntı
 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile