Reklam

SİVAS ÖĞRETMEN OKULU'NDA SON MESLEK DERSİ

 

sivas-ilkogretmen-okulu

Her yıl mayıs ayı gelince, bugün öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinden mezun olacak binlerce öğretmen adayını düşünür, Sivas Öğretmen Okulu'nu ve son meslek dersimizi hatırlarım...

Yıl 1945... Aylardan eylül... Çeşitli illerden gelen 15-16 yaşlarında kırk kadar öğrenciyiz Sivas Öğretmen Okulu'nun birinci sınıfında... O yıl bittirmiştik ortaokulu. Mezun olduğumuz okulların öğretmenler kurulu, en başarılı öğrenciler arasından özenle seçip göndermişti bizleri Sivas Öğretmen Okuluna.

Öğretmen okulunda bir sevgi düşmüştü küçücük yüreklerimize. Öğretmen sevgisiydi bu... Meslek dersleri hocamız. Nuri Arısoy başta olmak üzere, bütün hocalarımız her derste besleyip büyütüyordu bu sevgiyi...

Okulumuzu ve gelecekteki kutsal mesleğimizi öylesine sevmiştik ki, farkında bile değildik yılların geçtiğinin...

Ve yıl 1948... Mayıs ayının son günleri... Arısoy Hocamız, "Arkadaşlar, öğrencilik bitiyor. Öğretmen olacaksınız artık. Bugün son meslek dersimi veriyorum sizlere. Bu dersim; Mustafa Kemal Atatürk'ün sizlere verdiği görev ve yüklediği sorumluluk; öğretmenlik mesleğinin değeri, onuru ve bu meslekte başarı ilkelerinizle ilgili olacak. İyi dinleyin sözlerimi. Sonra arasanız bulamazsınız. İsteyenler defterine not alsın" diyerek başlamıştı son dersine.

"Vatanımızın düşmanlardan kurtarılmasını ve Cumhuriyetimizin kurulmasını sağlayan ulu önder Mustafa Kemal; gerçek kurtuluşu ve cumhuriyetin ilelebet yaşatılmasını öğretmenlerden bekliyordu ve bu nedenle, Büyük Zaferi kazanıp düşmanı yurttan attıktan sonra öğretmenlere (sizlere):

'Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız ortam hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacak, siz yaşatacaksınız ve mutlaka başarıya ulaşacaksınız.'

'Hükümetlerin en önemli ve esaslı görevi eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti hür, bağımsız, şanlı yüce bir toplum hâlinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder.'

'Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.'

'Öğretmenler, yeni nesli cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır... Cumhuriyet, fikren ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizin başarınız, cumhuriyetin başarısı olacaktır.' diyerek bu görev ve sorumluluğu öğretmenlere vermiştir."

Öğretmenlik, çocuklarımızı vatanını ve milletini çok seven, daima yüceltmeye çalışan iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olarak yetiştirme mesleğidir. Bir ülkenin gerçek mimarları öğretmenlerdir. Her meslek sahibini, ülkeye hizmet eden herkesi öğretmenler yetiştirir. Her şey onların eseridir."

"Öğretmenler, yetiştirdikleri öğrenciler aracılığıyla toplumu düzeltir, devleti güçlendirir, vatanı yüceltir ve tehlikelerden korur. Bu nedenle öğretmenlik bir milletin, bir devletin, geleceğini hazırlama görev ve sorumluluğunu taşıyan, çok önemli, çok onurlu bir meslektir."

"Bu sorumluğu ve onuru ömür boyu taşımak, bu uğurda gittikçe güçlenen bir hizmet idealini gerektirir. Bizler üç yıldan beri bu öğretmen okulunda işte o ideali sizlere kazandırmaya çalıştık. Verebildikse ne mutlu bize."

"Öğretmenlik fazla bir kazanç getirmeyen, ancak onu severek seçenleri, bu uğurda hizmeti ideal edinip ona gönül ve ömür verenleri çok mutlu eden onurlu bir meslektir."

Öğretmenlik mesleğinin temeli sevgidir. Öğretmenlik bir sevgi, şefkat, gönül mesleğidir. Mesleğinizi seviniz. Çocukları seviniz. İnsanları seviniz. Vatanı seviniz. Milleti seviniz. Bütün bunlara hizmeti daima ideal edininiz."

"Öğretmen okulunda kazandığınız bilgilerle meslek hayatınızı devam ettirmeniz ve devamlı başarılı olmanız imkânsızdır. Bakın, Mustafa Kemal'in Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati (1925-1929):

'Okuttuğundan çok okumayan öğretmen çabuk yıpranır. İhtiyarlar ve bezginlik getirir. Okumaya, araştırmaya, incelemeye düşkün ak saçlı bir öğretmen daima genç ve dinçtir' diyor.

"Mesleğinizde daima genç ve dinç kalabilmeniz ve başarılı olmanız için meslekteki yenilikleri, yeni yayınları devamlı takip ediniz. Çok okuyunuz ve kendinizi devamlı yenileyerek yetiştiriniz."

"İnsan hayatında en değerli hazine zamandır. Hayatta başarılı olanlar, zamanı çok iyi değerlendirenlerdir. Zamanınızı iyi değerlendirebilmek için, yapacağınız işlerde önce amaç ve hedefinizi iyi belirlemeniz gerekir. Amaç ve hedefiniz belli olmazsa ne yapacağınızı, neye ulaşacağınızı bilemezsiniz. Zamanınız boşa gider. Zamanı iyi değerlendirmek için daima hazırlıklı ve plânlı çalışınız. Çok çalışınız."

"Öğretmenlik; yeri gelince yokluklara mücadele etme, engelleri aşma ve millî eğitime hizmet yolunda azimle yürüme mesleğidir. İmkânsızlıklar içinde dahi yapıcı ve yaratıcı olma mesleğidir."

"Kendinize güveniniz, karşılaşacağınız sorunları aşacağınıza daima inanınız. İmkânsızlıklar ve yokluklarla mücadele edip yılmadan ve yorulmadan bu hizmet yolunda yürür ve başarılı olursanız, vatana ve millete hizmet etmenin gururunu duyar, mutluluğunu yaşarsınız. Bu mutluluk sizi güçlendirir ve başarından başarıya ulaştırır."

"Anadolu'yu bizlere vatan yapan atalarımıza, bu vatanı düşman istilasından kurtaran Mustafa Kemal Atatürk'e, bu uğurda şehit ve gazi olanlara MİNNET borcunuz; her türlü nimetiyle beslenip büyüdüğünüz vatanımıza, ödediği vergilere sizleri okutup yetiştiren milletimize, milli eğitim alanında HİZMET borcunuz olduğunu unutmayın sakın."

"Sizler, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün elçisi, ilke ve inkılâpların savunucusu, cumhuriyetimizin kalemli bekçisi; aydınlık, güçlü ve mutlu Türkiye'nin yaratıcısı olacaksınız."

"Yurdumuzun en uzak köşelerinde; cehaletin hüküm sürdüğü yokluk içindeki köylerimiz ve çocuklarımız sizi bekliyor. O köylere seve seve, koşa koşa gidiniz! MİNNET ve HİZMET borcunuzu oralarda ödemeye başlayınız."

"Yolunuz açık, kutsal ve onurlu görevinizde başarınız sonsuz olsun!" diyerek, öğretmenlik mesleğimizin ve başarımızın temel ilkelerini zihnimize nakşederek son meslek dersini bitirmişti Arısoy Hocamız.

Sivas Öğretmen Okulunda öğrenciliğimiz başlayınca yüreğimize düşen öğretmenlik sevgisini her derste öylesine bekleyip büyütmüş ve bizlere öylesine güçlü bir hizmet ideali kazandırmıştı ki hocalarımız, öğretmenlik diplomasını alınca bu sevgi ve ideal "Milli Eğitime Hizmet Sevdası" olarak oturmuştu gencecik yüreklerimize.

Sıra görev almaya gelince, atanma dilekçemizde "İstediği İl" sorunun karşısına, hiç tereddütsüz "Vatanımda bayrağımın dalgalandığı her yer" diye yazmıştık.

Anadolu'nun en uzak köşelerindeki köylere atanınca, bavulumuza Atatürk'ün Nutku'nu birkaç resmini, bir bayrak ve bir de Bakanlığın armağan ettiği meslek kitaplarını koyarak; Anadolu'nun ıssız ve yokluk içindeki köylerine ışık saçma bilinciyle sevine sevine düşmüştük yollara, 18-20 yaşlarımızda millî eğitime hizmet sevdalısı idealist öğretmenler olarak...

Bulabildikse bir kamyon üzerinde, bulamadıksa bazen atla bazen yaya, yağmurda çamurda, karda tipide yürüyerek tepeleri dağları aşmış ve kutsal görevimizi yapacağımız ıssız köylere ulaşmıştık...

Dağ başlarındaki o köylerde karşımıza çıkan yokluklar yıldıramamış, engeller durduramamıştı bizi... Yokluk içinde varlık yaratmıştık... Toprak damları, hatta samanlıkları okul yapmıştık... Önüne bir de direk dikip yanımızda götürdüğümüz bayrağı dalgalandırınca o köy, bayrağımızın dalgalandığı yer olmuştu bir anda... Ve o dağ başlarındaki ıssız köylerde yıllarca öğretmenlik yapmıştık...

18'li 20'li yaşlarımızın gencecik yıllarını, millî eğitime hizmet sevdası uğruna, meslek hayatımızın temel taşları ve en güzel anıları olarak yokluk içindeki o köylerde seve seve bırakmıştık...

Bizler bu günlere işte o köylerden geldik. Sivas Öğretmen Okulunda gönül verdiğimiz millî eğitime bir ömür verdik, ama yine de hizmete doyamadık.

Bizlere öğretmenliği öğreten, yarım asırdan beri taşıdığımız, uğruna gönül ve ömür verdiğimiz hizmet idealini aşılayan Arısoy Hocamız; onun gösterdiği istikamette verdiğimiz hizmetleri ve ulaştığımız başarıları duydukça, gördükçe son derece mutlu oluyordu. İstanbul'a her gidişimde ziyaretine gidip elini öpünce, biz öğrencilerinin verdiği hizmetlerin onu nasıl mutlu ettiğini, ona nasıl yaşama gücü verdiğini anlata anlata bitiremezdi...

2000 yılında yaşı hayli ilerleyip 88 olmuştu. Bu yaş ve sağlık durumu öylesine etkilemişti ki Arısoy Hocamızı, bir VEDA mektubu yazıp göndermişti 'Çağdaş Eğitim Dergisi'nde yayınlanması için. 2000 yılının Mayıs sayısında yayınlanan o mektubu değerli Hocamız aziz hatırası için bu sayımızla birlikte tekrar yayınlıyorum.

Müstesna öğretmenlik kişiliği, meslekî yeterliği, çok geniş eğitim ve öğretmenlik bilgisi ve deneyimi, hizmet ideali, heyecanı ve etkili konuşması, örnek kılık kıyafeti ve daima olumlu davranışlarıyla örnek bir öğretmen, müstesna bir insandı Arısoy Hocamız...

O değerli hocamız 6 Ocak 2005 tarihinde, 92 yaşında aramızdan ebediyen ayrılmıştır. Mekânı cennet, ruhu şad olsun.

Bizlere Öğretmenliği Öğreten Yarım Asırdan Beri Taşıdığımız ve Uğrunda Ömür Verdiğimiz Hizmet İdealini Aşılayan Değerli Hocamız

Sayın Nuri Aksoy'dan Öğrencilerine Veda Mektubu...

İçi sevgilerle dolu, sevgili Tekışık,

Herhâlde bayramda gönderdiğim tebrik kartını almadınız. Eğer beni sorarsanız yaş 88... tansiyonum çok yüksek...

Hastayım Tekışık... Çok hastayım... O kadar ki, uzaktan gördüğüm son kilometre taşına süratle yaklaşıyorum. Kalbim, gözlerim, kulaklarım ve dizlerim artık beni terk ediyor...

Eski Türkçe ile yazdığım meslek anılarımın müsveddeleri olduğu gibi duruyor. Yazıp size göndermedim. Çünkü yazı makinem de çok eski ve kırık dökük!..

Tekışık... İçi sevgi dolu evlâdım... Acı da olsa sizlere veda etmek istiyorum. Benim öğretmenlik hakkımı, sizler binlerce kez ödediniz. Ben ise sizlerin hakkınızın binde birini bile ödeme fırsatı bulamadım. Buna çok üzülüyorum.

Sevgili Tekışık,

Biliyorsun ki Türkiye'de sayısı bilinmez pek çok öğrencim ve dostlarım var. Bunların hepsi ile helâlleşmek mümkün değil. Bu arzumu, Çağdaş        Eğitim Dergisi aracılığı ile uygun bir zamanda yerine getirirseniz beni son derece mutlu etmiş olacaksınız. Bunu; o pak alnınızdan ve ışıklı gözlerinizden öperek tekrar rica ediyorum...

Sevgili öğrencim ve dostum Tekışık,

Tanrı, hepinizi kötülüklerden ve kıskanç kişilerin gözlerinden korusun...

15.04.2000

Nuri Arısoy

HÜSEYİN HÜSNÜ TEKIŞIK

 

Yorumlar  

 
0 #5 mustafa soydan 26-10-2011 16:41
SAYGIDEĞER HOCAM;SAYIN HÜSEYİN HÜSNÜ TEKIŞIK BEYEFENDİ ÖNCE ELLERİNİZDEN ÖPERİM.SİZ BİZE REHBER OLDUNUZ ÖĞRETMENLİĞİMİZ DE,BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ.REHBER YAYINEVİNE YAZDIM TAAAAA GABAR DAĞININ İÇİNDEN ,KARAGEÇİT KÖYÜNDEN.BANA ŞU ŞU KİTAPLARI ÖDEMELİ YOLLAYIN DİYE SİPARİŞ VERDİM.VE KİTAPLARIM GELDİ.SİZİN BU EĞİTİM ÖĞRETİME YAPTIĞINIZI ÇOK AZ KİMSE YAPMIŞTIR.YAPTIRDIĞINIZ OKULLARLA ANILIYORSUNUZ.SAĞOLUN VAROLUN SAYIN ÖĞRETMENİM.ALLAH DAHA NİCE SAĞLIKLI UZUN ÖMÜRLER VERSİN SİZE.
Alıntı
 
 
+5 #4 Nihat ÜNSAL 25-10-2011 19:47
Tekışık Öğretmenim,
Yaralarımı depreştirdiniz, yüreğimi kabarttınız, göz pınarlarım doldu ağlamaklı oldum...
Sağ olun !
Yazınız da Nuri Arısoy Öğretmenimi, okuyunca da Sivas İlköğretmen Okulu'nu, okulumuzun kendine özgü havasını ve öğretmen yetiştirmekten başka ideali olmayan doğasını yaşadım.
Köy Enstitülerinden sonraki mirastı İlköğretmen Okulları. Öğretmen Lisesine dönüşmesiyle havası da, doğası da değişti !
Meslek dersimizde hissediverdim kendimi ve can kulağıyla Arısoy öğretmenimin son
dersteki öğretilerini dinledim.
Dinledim ne kelime !..
Odaklandık söylemlerine,
Bitmesin istedik anlattıkları...
Anlatmıyor sanki bal akıyordu ağzından, nasıl bir öğretmen olmamız gerektiğinin son rötuşlarını yapıyordu !
Katılmamak olası mı anlattıklarına...
Kendisini götüremeyecekti k köylerimize, okullarımıza ama öğretilerini aktaracaktık öğrencilerimize , örnek olacaktık köylülerimize...
Üretken, ayırım yapmayan, okuyan, araştıran,eleşt iren, hoşgörü sahibi ve kendini yenileyen öğretmenler olacaktık.
İşte Sivas İlköğretmen Okulu,Öğretmen Fabrikası! Hem de en niteliklisini üreten, gruplaşan öğretmen ve öğrencilerin olmadığı; Arısoy Öğretmenimin ve arkadaşlarının var olduğu adam gibi adam ve öğretmenlerin yetiştirildiği kurum.
Öğretmenden öte ebeveynlerimiz...
Görev yerlerimize M. Kemal ülküsüyle, bayrak ,vatan, millet sevgisiyle uğurlanma, görevimizin zorluğunu anımsatma, öğretmenliğin maddiyattan uzak özveri ve sevi mesleği olduğunun vurgulanmasıydı anlattıkları..
Ne büyük bir öğretme sevgisi ve sorumluluğu bu... Söylemleriniz Eğitim Fakültesi öğrencilerince okunmalı, yol gösterici olmalı Arısoy Öğretmenim.
Keşke öğrenciniz olabilseydim, söylemlerinizi dinleyebilseydi m !
Rahmetler diliyorum size ve sizin gibi İlköğretmen Okulu sevdalısı öğretmenlerimiz e, nur içerisinde yatın, mekanınız cennet olsun.
Sizler birer pırlanta, öğretmen kaynağı idiniz, kana kana yararlandık kaynağınızdan, doyamadan da ayrılıverdik sizlerden…
Ölmediniz, hala yaşıyorsunuz ! Sizler kutuplaşmayı değil; öğretmenliği öğrettiniz ! Donattınız beynimizi aklımızda tutabildiklerim izle, uğurladınız
yurdumuzun dörtbir yanına Zeynolara,Memol ara...
Biz de elimizden geldiğince çalıştık, taraf olmadık öğrettikleriniz in uygulayıcısı olduk , gösterdiğiniz doğrultuda yetiştirdik öğrencilerimizi . Dedik ki: Arısoy Öğretmenimizin söylemleri öğrettiklerimiz , uyguladıklarımı z. Kemikleri sızlamasın diye özenle çalıştık.


Çok mu yazdım. Varsın olsun, sizler için az bile ! Şükran borcumuzu ne yapsak ödeyemeyiz.
Size gelince, Tekışık Öğretmenim ;
Arısoy Öğretmenimin öğrencisi olduğunuzu fazlasıyla kanıtladınız.
Adınız gibi ışık oldunuz yaşamınız süresince.
Yetiştirdiğiniz öğrencileriniz, eğitici, mesleki yayınlarınız, ders kitaplarınız...
Yurdumuzun çeşitli yörelerinde ölümsüz eserleriniz, okullarınız kültür evleriniz vb.leri...
Sağ olun Tekışık Öğretmenim, Siz de çoktan unutulmazlar arasında yerinizi aldınız bile !
4 Eylül'de Kabakyazısı'nda birlikte olmuştuk. Güzel anlatımınızla birikimlerinizi , anılarınızı zevkle dinlemiştik. Öpmüştüm ellerinizden.
Bizlere Sivas İlköğretmen Okulu havasını ve önemini ders verircesine bir kez daha tattırdınız, hayret 3 gün boyunca okuldan ayrılmadınız ! Bu sevgi önünde saygıyla eğiliyorum.
Bizlere 80 ‘i aşkın yaşınız ve rahatsızlığınız a bakmaksızın Sivas öğretmen Okulu sevgisini, Kabakyazısı sevdasını mezunlar günümüze gelerek bellettiniz.
Yüreğiniz rahat olsun, sizin kadar olmasa da bizler de sevdalısıyız okulumuzun, Kabakyazısı’nın . Okulda buluşma geleneğini devam ettirecek binlerce mezun var.
"Kabakyazısı" alın yazım diyen Sevgili Öğretmenim. Sağlıklı günler diliyorum size ve ailenize. Öpüyorum saygıyla ellerinizden.
Sağ kalın ki; Kabakyazısı ve Sivas İlköğretmen Okulu'nun ne demek olduğunu gerek yazılarınızdan gerekse anlatımlarınızd an herkes öğrensin…
Saygılarımla... 25.10.2011 Çanakkale
Nihat ÜNSAL
Alıntı
 
 
0 #3 Ali İhsan Asıhan 25-10-2011 14:28
Degerli Ögretmenim,
Söylenebilecek, yazilabilecek, hertürlü güzelligi yazip söylemi$siniz. :-) :-) :-)
Elinize, kaleminize, ögretmenlik a$kiyla, sevgi dolu yüreginize saglik. Saglik ve huzur icinde uzun ömürler diliyor, verimli ellerinizden saygi ile öpüyorum...
emmoglu46
Alıntı
 
 
+1 #2 Seyfettin Duman 25-10-2011 00:16
Saygı Değer Büyüğüm,Sevgili Öğretmenim;Siz ve rahmetli öğretmeniniz öğretmenliği ne güzel tanımlıyor,duyg ularınızı ne güzel ifade ediyorsunuz.Sizden sonra ki kuşaklara ne kadar güzel yol gösteriyor,ışık tutuyorsunuz.Mine kardeşimin de söylediği gibi sizleri 3-4 eylül buluşmamız da tanımamız,sohbe tleriniz de bulunmamız bizleri son derece mutlu etti.Herkes sizlerden övgüyle bahsediyor.Yazdığınız eserlerle, bu güzel ülkeye kazandırdığınız okul,yurt,öğret menevleriyle siz hep şükranla, minnetle anılacaksınız.Size ne kadar teşekkür etsek azdır.İnşallah tekrar buluşmak umuduyla Size ,sevgili İzzettin,Burhan Ağbilerime de sonsuz saygılarımı sunuyor,hürmetl e ellerinizden öpüyorum.Sağolun,varolun .
Alıntı
 
 
0 #1 mine elçin ayık 24-10-2011 00:16
Sevgili öğretmenim sizi iyi ki yakından görme fırsatım oldu.
Öğrenciyken de öğretmen olduktan sorada da sizi kitaplarınızdan tanımştım.Öğretmenliğin kutsallığını bir kez daha tattırdınız.Sağolun,hep sağlıklı olun.Ellerinizden öpüyorum
Alıntı
 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile