Reklam

NÖBETÇİ OLMAK...

                                                                                         

Okul dönemimizde en çok sevindiğimiz mutlu olduğumuz dönemler arasında herhalde nöbetçi olduğumuz dönemleri ilk sıralarda sayabiliriz...

 Belki de yatılı öğrenci olmanın getirdiği aşırı disiplinli yaşam içerisinde okul nöbetçisi olacağımız veya nöbetçilik sırasının bize geleceği günleri iple çekerdik. Ayrıca hatırlarsınız bizim öğrencilik yıllarımızda Cumartesi öğlene kadar okul eğitim devam ederdi. Aşırı ders yükü yorardı bizleri...Bizler her ne kadar okulda olsak ta etütlere , derslere katılmayacağımız, zillerin bizim için çalmayacağı günlere özlem duyardık..

 Öğrencilik yıllarımızın (Sivas İlköğretmen  Okulu'nda) ilk üç yılı  nöbetlerimiz yemekhane nöbeti şeklindeydi... Bu nöbetlerde öğrenci arkadaşlarımızın masalarının yemeğe hazırlanması, karavanaların masalara yerleştirilmesi, çatal , kaşık konulması ve ekmeklerin kesilip ekmek sepetlerine yerleştirilmesi görevimizdi... Son sınıfta ise  yemekhane baş nöbetçisi ve okul baş nöbetçisi oluyorduk...Artık yemekhane ve okulla ilgili çeşitli konularda sorumluluk sahibi konuma geliyorduk... Ayrıca dersliklerde etüt yoklamalarının alınması,öğrenci arkadaşlarımızın sabah etütüne uyandırılması gibi işlerde de görevli olmaktan büyük haz alıyorduk... Kısacası okul yöneticilerimiz ve öğretmenlerimizden sonra bizden soruluyordu...

   Evet arkadaşlar bu nöbetçilik günlerimizi okul yaşamımızın tekdüzeliğini bozan ;  bir nebze olsun rutin dışı etkinliği olması nedeniyle her zaman anımsıyorum...

Sebahattin Sarıoğlu sayfası için tıklayın:

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile